Arslanca, “Kadına Yönelik Şiddeti Birlikte Önleyebiliriz”
Türkiye Sakatlar Derneği Fethiye Şube Başkanı Aydoğan Arslanca, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddeti Önleme Günü dolayısıyla bir açıklama yaptı.Arslanca kadının toplumdaki öneminden bahsederek, “Kadınların hakları konusunda hükümet yetkilileri daha da iyileştirme yapmalıdır” ifadelerinde bulundu.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 1999 yılında aldığı bir kararla 25 Kasım tarihini Uluslararası Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi Günü ilan ettiğini belirten Türkiye Sakatlar Derneği Fethiye Şube Başkanı Aydoğan Arslanca, kadına yönelik şiddetin birlikte önlenebileceğini vurguladı.
Türkiye Sakatlar Derneği Fethiye Şube Başkanı Aydoğan Arslanca yaptığı açıklamada, “Bu kararla yıllardır dünyanın hemen her bölgesinde yaşanan ve giderek artış eğilimi gösteren kadınlara yönelik şiddet konusunu gündeme taşımak, bu sorunla mücadele etmek için güç birliği sağlamak ve ortak politikaların oluşumuna katkı sağlanmak istenmiştir. Ancak gelinen noktada ortaya çıkan veriler kadınlara yönelik şiddetin bazı istisnalar dışında yaygın olarak yaşandığına işaret etmektedir. Bu bakımından Türkiye olumsuz örnekler arasında yer almaktadır. Şiddetin önlenmesine yönelik en adımlardan birisi hiç şüphesiz 2011 yılında İstanbul’da imzalanan ‘Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ gelmektedir. Türkiye’deki bir şiddet vakasından hareketle başlayan diplomatik ve insani girişimler sonucunda hazırlanan sözleşme kadınların kamu desteğiyle şiddetten korunmasına ilişkin önemli bir adım olmuştur.
Bu uluslararası adımın bir yansıması olarak Türkiye’de 2012 yılında 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun yürürlüğe girmiştir. Hukuki yönden atılan bu adımlar, idari yönden istenilen düzeyde destek görmeyince şiddet vakalarındaki gelişmeler endişe veren bir düzeye ulaşmıştır” dedi.
Açıklamasını sürdüren Arslanca, “2021 yılında bir cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesinden tek taraflı olarak ve kimi hukukçulara göre hukuka uygun olmayan biçimde çekilme kararı kadınların ve tüm insan hakları savunucularının endişelerini daha fazla tetiklemiştir. Tüm kadınlar kendilerini şiddete karşı savunmasız hissetmektedirler. Bu anlamda engelli kadınların durumları daha zorluklarla doludur. Engelli olmanın bir sonucu olarak zaten toplumla bağları kopuk olan engelli kadınların şiddet karşısında kendilerini ifade etme şansları dahi çok fazla bulunmamaktadır. Kendilerini savunabilmeleri için tek olanakları kamu desteği olan bu kadınların elinden artık bu olanak da alınmış bulunmaktadır.
Karşı karşıya bulunulan bu ağır sorun karşısında toplum olarak harekete geçmekten başka önümüzde bir seçenek bulunmamaktadır. Şiddete karşı hep birlikte karşı çıkılmalı, nerede ve kimden gelirse gelsin şiddeti önlemem için hep birlikte tavır almayız. Kamunun (devlet koruması başta olmak üzere) desteği vermesi, sığınma, barınma evlerinin sayılarının artırılması, kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmeleri için daha fazla seçenek, olanak sağlamalıyız” ifadelerini kullandı.